Şafak sökerken Zeus, bütün tanrı ve tanrıçaları topladı
Olimpos dağının tepesine, “Bu savaşa artık hiç kimse karışmayacak. Eğer sözümü
dinlemeyen olursa, kim olursa olsun alır fırlatırım, yerin dibine sokarım, gün
yüzü göremez. Hepiniz bir olsanız benimle boy ölçüşemezsiniz. Ne dünya kalır ne
deniz ne bir şey” dedi. Herkes sus pus oldu şoke olmuşlardı. En sonunda Athena
kalktı, babamız Zeus, biz elbette senin gücünü biliriz, sözünden çıkamayız ama
bu Argosluların haline acıyoruz. Biraz onlara taktik versek de senin öfkenden
koruyabilsek” dedi.
“Korkma çocuğum, ciddi söylemedim, ben senin için en iyisini
isterim her zaman” dedi Zeus. Sonra atlarını arabaya koştu, üzerine altın savaş
zırhını giydi, göklerden aşağıya yıldırım gibi indi. Atlarını otlamaları için
saldı, çimeni yeşertti, sonra kendi tapınağının tepesine çıkıp tahtına oturdu.
Yunan kampında askerler kalkmış çabucak kahvaltı yapıp
hazırlıklara girişmişti. Truva sokakları da hareketliydi, askerler hazırlandı, eşlerini
çocuklarını korumak için savaşmak mecburiyetindeydiler. Truva’nın kapıları
sonuna kadar açıldı, büyük bir uğultuyla ordu dışarı çıktı. Atlar, savaş arabaları
ve piyade askerler.
Savaşın gürültüsü yeri göğü sarmıştı, birbirine çarpan
kalkanlar kılıçlar atılan mızraklar, askerlerin çığlıkları, hayvan sesleri, yer
kan gölüne dönmüştü. Ölen öleneydi. Vakit öğleyi bulduğunda, güneş en tepeye
vardığında Zeus meşhur terazisini çıkardı. Kutsal altın terazinin bir kefesinde
ölen Yunanlılar bir kefesinde ise Truvalılar vardı. Zeus teraziyi şöyle bir
havaya kaldırdı, Yunan tarafı ağır bastı. Truva tarafı yukarı doğru kalktı.
O sırada Zeus müthiş bir gök gürlemesi gönderdi Argosluların
üzerine. Hepsi korkudan dona kaldı, bembeyaz kesildiler. Sonra hepsi kaçtı.
Meydanda sadece Nestor kaldı. O da kaçmak isterdi ama Paris atını vurmuştu.
Diğer at panik oldu. Ölen atın dizginlerini kılıcıyla kesti. Arabayı serbest
bıraktı. O sırada Hektor yetişti, Nestor ’un işini bitirmek üzereydi ki
Diomedes atıldı. Odyseus’a bağırdı: “Ne o korkaklar gibi kaçıyorsun. Dikkat et
sırtına mızrak yeme! Çabuk gel buraya yaşlı adamı kurtaralım”. Ama Odyseus
arkasına bakmadan gemisine doğru kaçıyordu. Diomedes, Aeneas’ tan çaldığı
atlarla Nestor’a doğru koştu, “sen benim arabama gel, senin arabanı çocuklar
alır getirir” dedi, yardımcıları koştu Nestor’un arabasına.
Nestor Diomedes’in arabasını sürerken, Diomedes Hektor’un
sürücüsüne mızrak atıp devirdi. Bir başka sürücü atladı arabaya. Yunanlılar
bastıracakken Zeus üzerlerine yıldırım düşürdü. Nestor “anlaşıldı, bugün Zeus
bize başarı göstermeyecek, kader neyse o olur. Kimse kaderin üzerinde değildir.
Döndür arabayı gidelim” dedi.
“Doğru dersin yaşlı bilge ama ben kendime kaçtı dedirtmem,
Hektor benim için döndü kaçtı gemisine gitti derse, öleyim daha iyi” dedi.
Nestor, “Saçmalama, o öyle dese bile kimse inanmaz tüm
Truvalılar gördü senin kahramanlığını” diyerek arabayı döndürdü gerisin geriye
sürdü.
Hektor ve diğer Truvalılar peşlerinde bir yandan oklar
mızraklar yağdırıyor bir yandan da bağırıyorlardı. “Nasıl da kaçıyorsunuz. Siz
bizim duvarlarımızı hiçbir zaman aşamayacaksınız” Diomedes iki akıl olmuştu.
Tam üç defa geri dönmeye teşebbüs etti üçünde de Zeus’un gökleri gürledi. Bugün
zafer Truvalıların olacaktı, bu belliydi. Hektor arkadaşlarına bağırıyordu “Gün
bizim, bugün bunları buradan süreceğiz, kazdıkları hendeği aşıp gemilerini yakacağız
askerlerini öldüreceğiz, hiçbirine acımayın, hendeği geçince biri bana meşale
getirsin. Bu akşam bu iş bitecek” dedi.
Hera sinirden titriyordu, Poseidon’a bağırdı, “Bu Yunanlılar
sana ne armağanlar verdiler. Onlara hiç acımıyor musun? Hadi yardım et” dedi.
Poseidon şaşırmıştı “Sen ne diyorsun Hera? Biz hiç Zeus’a
karşı gelebilir miyiz? O çok güçlüdür.”
Zeus’un verdiği güçle Hektor hendeği aşmış, gemileri yakmaya
gelmişti. Fakat, Hera Agamemnon’ a cesaret verdi. Agamemnon adamlarına
bağırmaya azarlamaya başladı: “Korkaklar, niye kaçıyorsunuz? Bir zamanlar
dünyanın en güçlü ordusu bizdik. Lemnos’ da etleri yiyip, şarapları içerken
övünüp duruyordunuz, bir Argoslu yüz, hayır iki yüz Truvalıya bedel diye.”
“Zeus Baba biz sana neler kurban ettik. Niye bize böyle
yapıyorsun. Bari merhamet et. Askerlerim gemilerine binip burayı terk etsin. Daha
fazla adam ölmesin” diyerek dua etti.
Agamemnon’un ağlayarak yakarması Zeus’u etkilemişti. Daha
fazla Yunanlının ölmemesine karar verdi. Onları yüreklendirmek içim gökten bir
kartal gönderdi. Kartalın pençesinde ceylan yavrusu vardı. Kartal Yunanlıların Zeus’a
kurban sunduğu tapınağa yavruyu bıraktı. Bu defa Yunanlılar kazanacaklarına
inandılar. Öyle ya Zeus onlara bir işaret yollamıştı. Hemen karşı saldırıya
geçtiler. İçleri kin doluydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder