17 Aralık 2023 Pazar

Diomedes ve Glaucos

 

Yunanca aristos “en iyi” anlamındadır. Aristokrasi, aristokrat kelimeleri buradan geliyor. Bir savaşçının yaptığı en iyi savaşa da aristeia deniyor. Geçen bölümde Diomedes’in tanrılara karşı savaşını görmüştük. Ona bu süper gücü Athena vermişti. Tanrıların kendi aralarındaki mücadelesi sebebiyle güçlendirilen Diomedes Afrodit ve Ares’i yaralamış, Apollo’ya saygısızlık edip kızdırmıştı. Bu bölümdeki savaşlar Diomedes’in en iyi savaşı – aristeia olarak anıldı.

Bütün bu olanlardan sonra Zeus’un azarladığı kişi Ares oldu. Çünkü Zeus’un planı Yunanlılara savaşı kazandırmaktı. Halbuki Ares Truvalılara yardım etmişti. Bunun için Tanrıların savaşa karışması yasaklandı.

 


 

Artık tanrılar savaşa karışamayacaktı. Ölümlüler ise hız kesmeden çarpışmaya devam ettiler. Kralların, soyluların çocukları ölüyordu. Menelaus, Adrestus’u canlı ele geçirmişti. Genç delikanlı Menelaus’a kendini öldürmemesi için yalvardı. Dizlerine kapandı. “Benim babamın serveti çok büyük. Evimiz de yığınla hazine var. Altın gümüş demir ne istersen verebiliriz. Babama haber et, sana fidye göndersin canımı bağışla” dedi. Menelaus gence acıdı. Adrestus’u gemiye götürmeleri için yardımcısına işaret verdi.

O sırada Agamemnon yetişti. Kardeşine “Ne kadar da yufka yüreklisin, herhalde evde Truvalılardan çok şefkat görüyorsun. (Kaçırdıkları kadınları kastediyor.) Bu beşikte bebe değil. Öldürelim gitsin. Bunların mezarı bile belli olmayacak” dedi.

Menelaus gence bir yumruk yapıştırdı, Agamemnon mızrağını Adrestus’un göğsüne gömdü. Bu iki savaşçının gönlünde merhamet yoktu.

Bu arada Nestor savaşçıları durup ganimet toplamamaları konusunda uyarıyordu. “Savaşa ara vermeyin, öldürmeye devam ganimeti sonra toplarsınız” diyordu.

Yunanlılar bastırıyor, Truva surları arasında panik yayılıyordu. Kral Priam ‘ın oğullarından Helenus gaipten haber alıyordu, kuşların uçuşuna bakıp kehanette bulunuyordu. Aeneas ve Hektor’a koştu. Komutanlarım dedi (bu savunma hattını korumalıyız. Askerle konuşun yüreklendirin. Geri çekilmesinler. Bir anda panik başlarsa hepsi surlara kaçar içeri girip kendilerini eşlerinin kollarına atar. Düşmanı sevindirmeyelim buradan bir santim bile ilerleyemesinler. Hektor sen saraya git annemizi bul, kadınlar Athena ve Zeus’a dua etsinler, en güzel elbiseyi bulup Athena’nın heykeli dibine bıraksınlar, on iki tane inek kurban edilsin.” Dedi.

Hektor arabasından atlayıp, askerlerle konuşmaya gitti. Bütün bölükleri gezip yüreklendirdikten sonra şehrin kapısına yönlendi.

Diomedes iki ordu arasında kalan boş alanda Glaucus ile karşılaşmıştı. İki savaşçı teke tek dövüşmek üzere hazırlandılar. O sırada Diomedes savaşçıya kim olduğunu, nereden geldiğini sordu ve kendi ailesini anlattı.

Glaucus “niye soruyorsun eski nesilleri? İnsanlar yaprak misali dökülüyor yerine yenileri geliyor. Ama ille de bilmek istiyorsan biz Korint’ li bir aileyiz.” diyerek babasını, dedesini, aile hikayesini, yaptıkları kahramanlıkları anlattı.

Bu hikâyeyi duyunca Diomedes mızrağını kaldırıp yere sapladı. “Harika. Bizim dedelerimiz arkadaştı. Birbirlerini ziyaret eder, hediyeler verirlerdi. Biz şimdi seninle dededen babadan dost sayılırız. Onun için birbirimizle savaşamayız. Nasılsa etrafta öldürecek adam çok. Birbirimize silah doğrultmayalım. Gel bu dostluğun şerefine zırhlarımız değiştirelim” dedi genç adama.

İkisi de savaş arabalarından atlayarak, birbirleriyle el sıkıştılar. Zırhlarını çıkarıp değiştirdiler. Glaucus’ un kafası o anda fazla çalışmıyordu. Zeus biraz aklını karıştırmıştı. Tam yüz inek değerinde olan altın zırhını, Diomedes’ in dokuz inek değerindeki bronz zırhıyla değiştirdi düşünmeden. Çakal Diomedes onu kandırmıştı...

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder