Kral’ın egemenlik sembolü asası eski Mısır’da, Mezopotamya medeniyetlerinde,
Hazreti Musa’nın elinde, Pers İmparatorluğunda görülmüş, sonra da çağlar
boyunca Avrupa kralları tarafından kullanılmış.
Egemenliğin Tanrı tarafından verildiğini simgeliyor.
Asa odundan yapılıyordu eskiden daha sonra altın gümüş gibi metaller, mücevher işlemeli başlıklarla zenginlik göstergesi olarak kullanıldı.
Ağaç kökü toprakta, dalları göğe yükselen, gövdesi bu
dünyayı temsil eden bir simge olarak kullanılmış. Dalları Tanrı’ya yakarış,
Tanrı ile bu dünya arasında bir bağ gibi düşünülmüş. Ağaç her zaman kutsal
sayılmış.
Kutsal Kitap’ta Genesis-Yaratılış bölümünde iki ağaç vardır.
Biri hayat ağacı diğeri doğru ve yanlışı bilme ağacı. Adem ile Havva ağacın
meyvasından yediklerinde, Tanrı bunlar suç işledi, ağacın meyvasını yediler,
şimdi doğruyu yanlışı bilecek bizim gibi olacaklar dedi.
Bu ilk günahtı. İnsanın şuur sahibi olması haddi aşmak gibi
anlaşılmıştı. Cennet’ten kovuldular. Oysa Adem ve Havva evrim sürecinde insanın
belli bir mertebeye gelmesini bilinç sahibi olmasını konuşmaya başlamasını
anlatır.
Kur’an da kelimeleri Tanrı öğretir Adem’e, meleklerin
bilmediği kelimeleri ve af dilemeyi öğretir. İnsan artık bir şey öğrenebilecek
aşamaya gelmiştir.
Bazı kültürlerde totem vardır. O da ağaç kütüğünden yapılır,
süslenir, toprak kazılır, dikey olarak yerleştirilir. O da Tanrı’ya yakarışı
simgeler.
Ağaçtan yapılan krallık gücünü (devlet gücünü) simgeleyen asayı
birinci bölümde Aşil eleştirmişti. “Bu
artık ağaç özelliği taşımıyor, kökü toprakta değil, dalları göğe uzanmıyor,
yeşili yok, canlı değil, bu artık senin elinde bir şey ifade etmek istemiyor”
demek istedi yere çaldı asayı.
İkinci bölümde gerçekten de Agamemnon’un elinde bir şey
ifade etmedi. Asker onu dinlemedi memleketlerine geri dönmek için gemilere
koştu. Halbuki Odyseus yetişip, asayı Agamemnon’un elinden aldı onun konuşmasıyla
askere cesaret geldi, evlerine dönmek yerine Truva’da kalıp zafer kazanmak
istediler. Bu askerler arasında bir kişi karşı geldi, Agamemnon ile alay etti.
İşte o zaman devletin ezici gücünün simgesi asa’nın Odyseus’un eliyle adamın
sırtına indiğini gördük. Adam acıyla iki büklüm olduğunda, gözlerinden yaşlar
boşandığında, artık isyan edecek kimse kalmamıştı. “Sallandıracaksın üç kişiyi”
mantığı burada da işledi, bir kişiye ceza vererek aşağılayarak diğerlerinin
savaş meydanını terk etmesi engellendi.
Odyseus’tan sonra yaşlı bilge Nestor bir konuşma yaptı, hem
askeri yüreklendirdi, hem de Agamemnon’a savaş taktiği verdi. Her kral ın
ordusuyla birlikte sıralanmasını, orduların birbirine karışmamasını, savaşta
kim başarılı kim başarısız olduğunun anlaşılması için bu şekilde bir düzen
kurulmasını istedi. Böylelikle kaçan olursa daha kolay tespit edilecekti.
Başkomutan Agamemnon’du ama disiplini sağlayan Odyseus oldu.
Hem Odyseus hem de Nestor hitabet kabiliyetlerini ve askeri alandaki
uzmanlıklarını gösterdiler.
Bunun üzerine Agamemnon sevindi, Tanrılara dua edildi, öküz
kurban edildi, herkes yedi içti, keyifler yerine geldi. Hayvanlara bolca yem
verilmesi ve büyük savaşa hazırlık emri verildi.
#İlyada İkinci Bölüm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder