21 Aralık 2023 Perşembe

Hektor

 


Hektor ve Paris silahlanmış halde Truva kapılarından rüzgâr gibi çıktılar. Kafalarında savaş hazırlığı tamamlanmış, saldırıya hazır vaziyetteydiler. Bu rüzgâr herhangi bir rüzgâr değildi. Gemiciler nasıl rüzgâr olmazsa bunalır, kürekçiler nasıl yorgun düşerse, o anda edilen dualar kabul olunur, tanrı kuvvetli bir rüzgâr gönderirse, o rüzgâr gibiydi. Kaptanlarını bekleyen Truvalı askerleri öyle sevindirdi.

Hemen iki kişiyi öldürdüler, sonra arkası geldi, üstünlük Truva’ya geçmişti. Athena bu durumu gördü Olimpos dağından aşağıya bir hışımla indi. Onu Bergama tapınağının tepesinden gören Apollo hemen yetişti önünü kesti. “Ne var, niye geldin? Gene Yunanlılara yardım mı edeceksin? Truvalılara hiç acıman yok mu senin? Bugün bu kadar çarpışma yetişir. Artık ara versinler. Yarın devam ederler” dedi. Athena bu teklifi kabul etti. “Ama nasıl durduracağız çarpışmayı” diye sordu.

“Hektor’u kuvvetlendirelim, cesaretlendirelim, Yunanlılardan birisini düelloya davet etsin.” Dedi. Athena hemen Priam’ın kâhin oğlu Helenus’a telepati yoluyla bir mesaj yolladı. Mesajı alan Helenus, Hektor’un yanına gitti. “Tanrılardan mesaj geldi, sen Yunanlılardan biriyle ölümüne düello yapacaksın. Merak etme senin ecelin daha gelmedi, bunu hissediyorum” dedi.

Hektor daha önce yaptığı gibi yine mızrağını savaşa ara verilsin anlamında kaldırdı. Agamemnon bunu görünce birliklerini geri çekti. Herkes oturdu, bekledi. Apollo ve Athena alıcı kuşlar gibi uçup, iki tepeye yerleşti. Olacakları izlemeye başladılar.

Gene denizden gelen bir ışıltı gibi asker otururken miğferleri sırları kalkanları ışıldadı. Hektor “Daha önce de ateşkes yapmıştık ama Zeus izin vermedi, savaş devam etti, bunca kan aktı. Şimdi ben sizden birine düello teklif ediyorum. Şartlarım şu: Eğer ben öldürürsem, öldürdüğüm kişinin zırhını silahını alıp Apollo tapınağının duvarına asacağım. Bedenini size iade edeceğim. Ona şanına layık bir cenaze töreni yapacaksınız, Çanakkale Boğazının tepelerine gömeceksiniz. Üzerine toprak yığacaksınız. Geçen gemiler, Hektor’ un öldürdüğü adam burada yatıyor diyecek. O beni öldürürse, benim zırhımı silahımı alır ama bedenimi arkadaşlarıma teslim eder. Bana Truva’da şanıma layık cenaze töreni düzenlenir, şanım sonsuza kadar devam eder.”

Bu sözler üzerine bir sessizlik oldu. Kimse Hektor’la savaşmaya cesaret edemiyordu, öne atılan olmadı. Ama bu sessizlik de utanç verici bir hal almaya başlamıştı. Sonunda Menelaus kalktı. Zaten bu savaş onun için oluyordu. Helen onun eski eşiydi. Helen’i geri almaya gelmişlerdi. Kendi adamlarına döndü “Utanın! Hiçbiriniz kalkmadınız. Sus pus oturuyorsunuz. Ölün, geberin, çürüsün kemikleriniz daha iyi. Ben gidip, savaşacağım. Kimin kazanacağına tanrılar karar verir, ipler onların elinde” dedi, silahlarını kuşanmaya başladı.

Ölüm emri imzalanmıştı o anda ama Agamemnon fırladı, kardeşinin ölmesiniz istemiyordu. “Delirdin mi? Ne diye kendinden çok daha güçlü biriyle savaşacaksın? Aşil bile korkuyor Hektor’dan. Sen otur. Başka birini bulacağız” dedi.

Menelaus ağabeyinin sözünü dinledi askerler kalkıp onun silahlarını aldı omuzundan. Yaşlı bilge Nestor kalktı “Ah ben genç olacaktım ki” dedi eski savaşları yaptığı kahramanlıkları anlatmaya başladı. Sonra Argos ordusuna yüklendi. “Niye korktunuz, niye hiçbiriniz kalkmıyorsunuz?” dedi.

Odyseus, Agamemnon, Menelaus, Büyük ve Küçük Ajaks, İdomeneus, Meriones hepsi fırladılar. Nestor “Kura çekilsin” dedi.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder