22 Aralık 2023 Cuma

Hektor ve Ajaks'ın Düellosu

 


Hektor’la düello yapmak için tam dokuz kişi ayağa kalkmıştı. Nestor’un önerisi üzerine herkes bir taş alıp, üzerine işaret çizdi, sonra Agamemnon’un miğferinin içine atıldı taşlar. Nestor miğferi salladı dışarı bir taş düştü, bu büyük Ajaks’ın işaretini taşıyan taştı. Zaten herkes bu sonuç için dua etmişti içinden.

Ajaks bu sonuca sevindi, askerlere “benim için dua edin” dedi. Kendisine güveniyordu. Boylu posluydu, zırhı, bronz kalkanı mızrağı göz alıcıydı, dev adımlarla ilerlemeye başladı. Yunan askerinin göğsü kabardı, Truvalılar ürperdi. Hektor’un bile kalbi daha hızlı çarpmaya başlamıştı.

Ajaks yüzünde acı bir gülümseme Hektor’un yanına gitti, kendisini tanıttı. Salamis'ten geldiğini söyledi. Şimdi göreceksin bizim gücümüzü” dedi. Hektor da ona savaş meydanında ne kadar tecrübeli olduğunu anlattı. “Ben bu savaş dansını iyi bilirim” dedi.

Müthiş bir mücadele başladı aralarında, birbirlerine yaban domuzu görmüş aslan gibi saldırdılar. Bir ara Ajaks yerden büyük bir taş alıp fırlattı, Hektor önce dizleri üstüne düştü sonra yere yıkıldı, ağır kalkanı da üzerine düştü. Tam o anda Apollo gelip kaldırdı onu. Akşam olmaktaydı. İki taraftan da askerler yetişti, “yeter artık karanlık basacak, öldürmeyin birbirinizi, ara verin” dediler.

Ajaks, “Hektor’a söyleyin, ateşkes ilan etsin. Bu düelloyu o başlattı ateşkesi de o istesin. Ben uyarım” dedi.

Hektor bu öneriyi kabul etti “Evet gece oluyor. Sen kendi tarafına git ben de şehrime döneyim. Bugünün anısına birbirimize hediye verelim” dedi. Gümüş kının içinde kılıcını verdi Ajaks’ a. O da Hektor’ a savaş kemerini takdim etti. İki tarafta kahramanlarının ölmemiş olmasına sevindiler.

Agamemnon Ajaks’ın onuruna Zeus’a bir öküz kurban etti. Herkes oturup kurban etini yedi, içti, dinlendi. Nestor ayağa kalktı. Her zaman iyi düşünür iyi akıl verirdi: “Çok ölümüz var. Yarın şafak vakti Truvalılardan ateşkes isteyelim, ölülerimizi gömelim, sonra da sahilde gemilerimizi korumak için bir duvar örelim, duvarın önüne de hendek kazalım, böylelikle hem gemileri hem de ordumuzu daha iyi koruruz” dedi. Komutanlar bu teklifi kabul etti.

Truvalılar da huzursuzdu. Antenor, “Arkadaşlar, Truvalılar Dardanlar, müttefiklerimiz, biz iki defa ateşkesi bozduk. Kurala uymadık. Haksız olarak savaşıyoruz. Bu işten hiçbir kazancımız olmadı. En iyisi Helen’i ve hazinesini geri verelim. Bu savaş bitsin” dedi.

Paris atıldı “Sus Antenor! Söyleyecek başka laf mı bulamadın? Ben Helen’i vermem ama gerekiyorsa oradan yağmalayıp getirdiğim hazineyi hatta burada kendime ait olan hazineyi de vereyim, gitsinler” dedi.

Priam kalktı, fikrini söyledi: “Yarın sabah İdenous düşman gemilerine gitsin, ateşkes yapıp ölülerimizi gömelim desin sonra da Paris’in teklifini söylesin. Bu savaşın sona ermesini istiyoruz desin” Herkes bu sözlere hak verdi. Sabah ilk ışıkla İdeus Yunan tarafına gitti. Priam’ın sözlerini iletti.

Önce bir sessizlik oldu. Sonra Diomedes ayağa fırladı. Biz artık ne Helen’i ne de hazinesini istemiyoruz. Savaşı kazanacağımız kesin. Boynunuza ip geçirilince mi aklınıza geldi Helen’in hazinesini geri vermek?” dedi.

Askerler Diomedes’i destekler şekilde bağırdılar. Agamemnon “Cevabımızı duydun. Savaşa son vermeyeceğiz ama ölülerin gömülmesi için ateşkes yapacağız” dedi Zeus’a dua ederek mızrağını kaldırdı havaya.

Truvalılar merakla İdeus’un dönüşünü bekliyorlardı. İdeus gelip de Agamenon’un cevabını aktarınca, hemen hummalı bir çalışma başladı. Sahaya inip ölüleri topladılar. Bazıları ateş yakmak için odun toplamaya başladılar. İki tarafta ölülerini yakacaktı. Kimin kim olduğu belli değildi. Askerler ağlayarak arkadaşlarını aramaya başladılar. Priam yüksek sesle ağlayıp, ağıt yakmayı yasakladı.  İki tarafta ateş yaktı. Ölülerin bedeni küle dönmüştü. Akşam kalplerinde ağırlık, herkes kendi tarafına döndü.

Ertesi sabah geniş bir mezar kazılıp, kalan kemikler gömüldü. Sonra Agamemnon’un askerleri duvar ördüler, duvarın önüne hendek kazdılar. Bunu gören Poseidon sinirlendi. Zeus’a söylendi. “Ey Zeus bunlar bana kurban adamadan iş yapıyorlar. Ben yerlerin, yeraltının, denizlerin ve depremlerin tanrısıyım. Nasıl olur böyle bir şey? Hiddetlenip devireceğim duvarlarını” dedi.

Yunanlılar sırtlarını denize dönmekle Poseidon’a sırt dönmüş oldular. Zeus bu sözlere sinirlendi. Senin gibi kudretli bir tanrı nasıl olur da duvar yapıldı diye öfkelenir? Şimdi bir şey yapma, savaş bitsin Argoslular gemilerine binip, kendi memleketlerine dönsün o zaman yıkarsın duvarlarını denizin dalgalarıyla” dedi

Yunanlılar akşama doğru işlerini bitirdi yemeğe oturdu. Lemnos adasından gelen gemi şarap getirmişti.  Askerler bedelini ödeyerek şarap alıp içtiler.

Truvalılarda müttefikleriyle birlikte yemek yiyordu o sırada ama yukarıda Zeus her iki taraf içinde felaket hazırlamaktaydı. Ne de olsa en büyük stratejist oydu.

Askerler Zeus’a da şaraptan ikram etmek için bir miktar şarabı yere döktüler tanrının payı olarak. Sonra uykuya daldılar. Bu uyku tanrıların insanlara verdiği tatlı bir armağandı.


İlyada 7. bölüm

Resim: Yunanistan'ın Salamis şehri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder