5 Aralık 2023 Salı

Paris ve Helen

 

Resim: Benjamin West

Odysseus ve Hektor araziyi ölçtü, düellonun nerede olacağına karar verdiler. Paris zırhını giydi dizliklerini bağladı, miğferini taktı. Kardeşinden göğüs kalkanı aldı, onu da taktı. Miğferin üzerinde at kılından yapılmış süs vardı. Kılıcını taktı, mızrağını eline aldı. Menelaus da silahlarını kuşandı. Askerler sıra sıra dizildi ikitarafta, barış için dua ettiler. Kura çekildi ilk saldırıyı yapmak için Paris seçildi. Herkes çok heyecanlanmıştı. Mızrağı fırlattı. Mızrak Menelaus’un kalkanının tam ortasına çarptı, kalkanı eğdi.

Menelaus mızrağını kaldırdı, Zeus’a dua etti. Bu adam bana misafir olarak geldi ve hıyanet etti intikamımı almama müsaade et dedi. Menelaus’un mızrağı Paris’in kalkanının tam ortasına isabet etti kalkanı delerek Paris’in vücuduna değmeden zırhını yırttı geçti. Paris son anda dönerek ölümden kurtulmuştu.

Menelaus kılıcını çekti büyük bir kuvvetle Paris’in miğferine indirdi. Kılıç kırıldı. “Ey Zeus, mızrağı fırlattım işe yaramadı, kılıçla vurdum kılıç kırıldı elimde. Cezalandıramadım adamı” dedi.

Gene de Paris’in üzerine atladı, miğferin at kılından yapılma süsüne yapıştı, Paris’i Yunan tarafına sürüklemeye başladı. Miğferin deri bağı, Paris’in boğazını sıkıyordu. Genç adam boğulmak üzereydi. Zafer Menelaus’ un olmuştu.

Fakat o da ne? Bir görünmez kuvvet (Afrodit) yetişti, Paris’i boğmakta olan deri bağı kesi Paris’i kucakladığı gibi saraya götürdü. Kimse ne olup bittiğini anlamadı.  Görünmez olmuşlardı. Miğfer Menelaus’un elinde kaldı.  Menelaus deli olmuştu. Miğferi fırlattı attı. Askerler koşup aldılar.

Afrodit Paris’i saraydaki güzel kokulu odasına götürdü. Sonra gidip, Helen’i buldu. Helen’e yaşlı bir kadın gibi göründü. “Kocan odanda seni bekliyor” dedi ama Helen’i kandıramadı. Helen yaşlı kadının aslında Afrodit olduğunu anladı.

“Tanrıçam, niye geldin? Deli mi edeceksin beni? Ne istiyorsun? Gene kaderimle mi oynayacaksın? Beni şimdi nereye yollamak istiyorsun? Başka bir memlekete mi? Niye şimdi geldin? Tam Menelaus Paris’i yenmiş, beni almaya gelmişken.  Ben Paris’in yanına gitmem artık. Korkağın teki o. Eğer çok meraklıysan tanrıçalığı bırak, Olimpos dağından in. Sen evlen yakışıklı Paris’le” dedi.

Afrodit kızdı. “Deli kız, sen tanrıçayla nasıl konuşuyorsun? Kızdırma beni, bildiririm haddini” dedi.

Helen korkmuştu. Afrodit’le beraber Paris’in odasına doğru gitti. Kulenin tepesindeki odaya vardıklarında Paris’in karşısında oturması için Helen’e bir sandalye çekti Afrodit. Maksadı aralarını yapmaktı ama Helen bu seferde Paris’e sert çıktı. “Niye savaş meydanında değilsin, niye buraya geldin? Orada kalsan Menelaus öldürecekti seni, değil mi?” Dedi.

Paris buna aldırmadı. “Gel yatak odasına geçelim” diyerek tatlı sözler söyledi, Helen’i bir kez daha kandırdı. Afrodit aşk tanrıçalığını gene yapmıştı.

Paris ve Helen odalarında birlikte olurken, Menelaus savaş meydanında Paris’i aramaktaydı. Truvalılara sordu, onlar da bilmiyordu. Esasında bulsalar vereceklerdi Paris’i, o kadar bıkmışlardı savaştan.

Agamemnon’un sabrı taştı. Kalktı “Ey Truvalılar, bu düellonun galibi savaş tanrısı Ares’in sevdiği Menelaus’tur.  Şimdi söz verdiğiniz gibi Helen’i ve hazinelerini bize teslim edin. Uygun miktarda savaş tazminatı ödeyin. Bu da size ders olsun. Asırlar boyu anlatılsın” dedi.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder